Eşimle çok iyi bir takım olduğumuzu keşfettim!

Canım Dilek hanım. Ben benim gibi korkular yaşayan kişilere az da olsa umut verebilmek için yazı yazdım. Biraz geç oldu belki ama. Ben sizin hakkinizi asla ödeyemem. Sizi gerçekten o kadar çok seviyorum ki ve bana o kadar büyük bir şey yaptınız ki yazdığım hiçbir yazıyla bunu ifade edemem. Siz olmasaydınız ne olurdu bunu düşünmek bile istemiyorum. İyi ki varsınız! ❤

Herkesin hikayesi çok farklıydı ama ne zaman dönüp, Dilek Hanım’a yazılanları tekrar tekrar okusam çoğunda ortak cümleler görüyordum: “Ben yapabildiysem herkes yapar” ya da “Bu yazıları okuyup, bir gün ben de yapabilecek miyim diye düşünürdüm ve sonunda oldu…”

“Peki ya ben neden yapamıyordum?” diye üzülerek senelerim geçti gitti ve bu satırları nihayet ben de yazıyorum…

Bu yazıyı okuyan arkadaşım; umutsuzluğunu, çaresizliğini derinden anlıyorum.  O eksiklik hissini, özgüvenindeki düşüşü, bebekli aileler gördüğünde bile yaşadığın o burukluğu… Hepsini çok iyi biliyorum. Emin ol; yapabilirsin, yapacaksın! Yeter ki pes etme, bırakma.

Benim hikayem dört buçuk sene öncesine dayanıyor. Bu derdin iyi eğitimle, aşkla, kurulan hayallerle hiçbir alakası yok. Evlenmeden önceki yakınlaşmalarımızdan aldığım mutlulukla evlendiğim gece yaşadığım korkuyu asla bağdaştıramıyordum.

Dilek Hanım’a evlenmeden önce tamamen tesadüfen kontrol ve evlilik öncesi korunma yöntemlerini danışma amaçlı gitmiştim.  Böyle bir hastalık olduğunu, Dilek Hanım’ın uzmanlığını bilmiyordum bile. Heyecana bağladığım tedirginliklerim olduğunu söylemiştim ilk defa birine. Öyle içtendi ki çünkü, çok yakın hissetmiştim.  Bana; “Korkacak hiçbir şey yok, eğer sorun yaşarsan bana gel konuşalım” deyip o sıcacık gülümsemesi ve sarılmasıyla rahatlatmıştı.  Ve yıllarca hayalini kurduğumuz gün geldi. Evlendik, hem de çılgınlar gibi eğlenerek. Ama sürpriz!

İlk gecemde yaşadığım o korkuyu anlatamam. Deneyememiştim bile. Sonra balayında her gün bu sefer olacak deyip, her seferinde hüsrana uğrayışımız.  Ve Dilek Hanım’ı araştırmaya başlamam. Öyle ya, bana sorun yaşarsan gel konuşalım demişti.

Hayatta hiçbir şey tesadüf değilmiş. Sırf işyerime yakın diye araştırmadan gittiğim Dilek Hanım meğer bizim ilacımızmış.  Gittim, konuştuk.  Ama sadece o kadar çünkü devam etmeye cesaret edemedim. Tam 1 sene sonra başlayabildim tedaviye. Değil bacaklarımı açıp o koltuğa oturmak, cinsel organ maketini bile ellerken ağlamak istiyordum.  Ne aynada kendime bakabiliyordum, ne Dilek Hanım’ın verdiği CD’leri izleyebiliyordum. İlk iki seans öyle ya da böyle geçip gitti, ama o son aşamayı geçemiyordum.  Kaç kere kaçtım, kaç kere ağlaya ağlaya yarıda bıraktım.  Bir geldim, bir sonrakine cesaretimi toplayamadım bir sene sonra geldim. Derken evliliğimizin üstünden tam dört buçuk sene geçti. Bunca sene Dilek Hanım beni hiç bırakmadı. Tam umutsuzluğumu zirvede yaşarken, hissediyor gibi: “İyi misiniz, sizi merak ettim?” mesajlarıyla cesaretlendirdi beni. Hastalığı yenemeyişimin, bunun için çaba gösteremeyip hep kaçışımın sebebi ne olabilirdi ki? Çok severek evlenmiştik oysa.

Ve dört buçuk sene sonunda idrak ettiğim şey, ben içimdeki çocuktan kopamıyordum.  Onu bırakamıyordum.  Bu hastalık bana onun oyunuydu. Geçmişte yaşadıklarımın üstünü örtmek yerine onlarla yüzleşmeyi öğrendim.  Beni nelerin bu hale getirdiğini fark ettim. Ve sonrası çorap söküğü gibi geldi. Çok kararlı ve istekli olarak, 9 ay sonra yeniden başladım. Bu sefer oluyordu. Yine üst üste 6-7 kere gittim ama bu sefer farklıydı. Dilek Hanım beni korkutmamak için, kendimi kontrol etmeyi öğrenmem için, bir daha o girdaba girmemem için o kadar büyük sabır gösterdi ki bana. Ben, benim gibi birine böyle sabreder miydim bilmiyorum.

Ben hayatımda kimseye bu kadar güvendiğimi hatırlamıyorum. Ağzından çıkacak en ufak bir söze bakıyordum. Yönlendirmeleri, tek bir bakışındaki güven hissi. Bana çok şey öğretti, çok…

Son gidişimizde bıraktım bıraktım içimdeki sürekli ağlayan çocuk tamamen uzaklaşıp gitsin, beni o eski yaralara çekmesin. Dilek Hanım sizin hazır olduğunuzu öyle bir anlıyor ki, bunu hissetmeden asla tamam demiyor. Asla bırakmıyor sizi. İncinmenize izin vermiyor. Son gidişimizde öyle mutlu ayrıldık ki eşimle. Olmuştu bitmişti bu sefer yapabilecektim bunu hissediyordum.  Mutluluk yaşlarıyla çıktık oradan. Ertesi gün denedik ilk defa. İlk defa kaçmadım, bahanelere sığınmadım. Korkmadım mı? Tabi ki, korku vardı. Acaba olacak mı yoksa hüsran mı yine sonum diye korkuyordum. Ama oldu! Hem de eşime defalarca sordum. Gerçekten oldu mu diye. İnanamadım. Yıllarca korktuğum şey bu muydu? Teknik olarak evet 🙂 Ama benim asıl korktuğum içimdeki çocuğu bırakmaktı, büyümekti, güvenememekti. Ben asıl bunları aştım Dilek Hanım’ın bana uzattığı elle ve beni bugüne kadar hiç yalnız bırakmayan eşimin yardımıyla. Eşimle çok iyi bir takım olduğumuzu keşfettim. Her türlü zorluğu birlikte aşabileceğimizi öğrendik. İçimde yaşayan bu genç kadını ben çok ama çok sevdim.❤

Yazacak çok şeyim var ama daha fazla uzatmak istemiyorum. Sakın pes etmeyin, kaçmayın.  Gerekirse defalarca deneyin.

Unutmayın ben yaptıysam herkes yapar. İnanmazsanız Dilek Hanım’a sorun :))

Ben çok teşekkür ederim bana hayatımı geri verdiniz. Çünkü benim savaşım sadece cinsel İlişki korkusu değildi. Ben büyüdüm ve siz benim elimden tuttunuz 🙏🏻

    Whatsapp Destek
    Online Terapi ve bilgi almak için whatsapp üzerinden bize ulaşabilirsiniz.